TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 5
Şahsi itirazım var. Batılılar aydınlanma da en güçlü vurguyu İbn-i Sina’ya verir. Oysa İbn-i Sina’dan 70-80 yıl önce yaşamış olan Maturudi’ye yeterince ve gereğince atıfta bulunmaz.
Oysa Maturudi, insanlık tarihinde ve İslam tarihinde aklı ve vahyi ilk kez birlikte kullanan kişidir. Devamla Allah (c.c.), insan ve evren üçlüsü ile mantıklar ötesi bir hakikati dünyaya ilk duyurandır. Yine bu üçlü ile hiç bir şeyin tesadüf değil, bir gerçeklik üzere olduğunu ilan eder. Yine der ki; akıl, bilim ve felsefe olmaz ise ne iman, ne hakikat ne de ilimin olamayacağını söyler. Eşyanın sırrı nedir? Sorusu ile ilmin kapısını aralamak ister. Bu sır aynı zamanda Allah’ın insana verdiği sorumluluğunda ilk adımıdır.
İman teslim olmak, bilim ise sormak ve araştırmaktır. Tüm bunları felsefi derinlik ile açıklamak ister. Böylesi bir zatın tüm bölgeyi etkilenmesine karşın batılılar Maturudi’ye çok ilgisiz kalırlar.
Sizce nedendir?
Bu sorunun cevabı bugünde bizim kaybettiğimiz akıldır, bilimdir ve felsefedir. Gelin bir gerçekle daha yüzleşelim.
Türkistan aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’den sonra başvurulan hadis külliyatından altısının beşi olan bu bölgenin insanı olan Türk Buhari’ye aittir. Eserinin adı (Sahihi Buhari’dir), bir diğer hadisçi âlim olan Tirmizi’de Türk’tür.
Bir millet düşününki yeni intisap ettiği bir dine bu denli bağlansın ve yeni bir ekolün de öncüsü olsun.
Türkler İslam dini adına sadece savaş meydanlarında şehitler vermemiş. Aynı zaman da teolojik alanda da kendi fikir ve düşüncelerini üretebilme becerisini gösterebilmiştir. Bundan maksadım bir ırkı yüceltmekten çok ötedir. Bu, bir Türk İslam Medeniyeti’nin yeniden aranıp bulunup inşa edilmesine çağrıdır! Bunu geçmişte bin yıl önce başarmışız. Son üç yüz yılda kaybettik. Nerede ve nasıl hata yaptık sorusunu bulmaktır maksadım.
Sünni İslam’ın 4 mezhebinden biri olan Hanefi Maturudi ekolü yine bu bölgede kurulmuştur. Bu mezhep kentli kültüründe hayat bulur. Bu ekol gayri Arap İslam dünyasının en çok rağbet gören ekolüdür. Tasavvufta da bu bölge önderlik etmiştir. Necmeddin Kübra, Ahmed Yesevi, Bahaeddin Nakşibendi’nin pirleri oldukları tarikatlarda burada kurulmuştur. Bölge bugünkü üniversite karşılığı olan medreselerin ilk kurulduğu yerlerdir.
Biz Türkleri tarihte; göçebe, barbar, cahil, kaba saba bir millet olarak yazanlar ve anlatanlara bir cevaptır bu yazdıklarım.
İleride inşallah yazacağım. Türkistan kentleri nedir? Nasıldır? Nüfusları ne kadardır? Bunları görünce inanıyorum ki sizler de bir fikir sahibi olacaksınız.
Selam ve Dua ile
Necati YÜZÜAK