-
GÜNAH – HELAK İLİŞKİSİ
Allah Teâlâ’nın lütuflarına layık olabilmek için yaratılış saffeti denilen fıtratı iyi korumak ve günahlarla kirletmemek gerekir. Çünkü günahların sonunda bir düşüş ve ilahi lütuflardan nasipsizlik zuhur eder. Tarihte bu hep böyle cereyan etmiştir. İnsan, günaha battıkça Allah’ı(c.c.) unutur ve bu unutmanın sonunda kendine bile yabancılaşarak; şirke düşerek insaniyet makamının altı olan beşeriyete süratlice iner.
-
SAVURGANLIK KAPILARINI KAPATMAYANLAR YOKSULLUĞUN ÜSTESİNDEN GELEMEZLER!
Yerel olduğu kadar, küresel ekonomiye de, canlılık kazandıran kaynakların başında, ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, gerçekleştirilen verimlilik artışları gelir. Dünyadaki bütün kuruluşlar, arasındaki verimliliği artırma yarışı, ulaşım alanındaki gelişmelerle, satıcılardan alıcılara kadar uzanan, çok geniş bir alanda küresel boyutlar kazanmıştır. Verimliliklerini sürekli artıran kuruluşlar, üretim alanlarını sürekli genişletirler, sürekli derinleştirirler.
-
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
TDK Sözlüğüne göre, başıboşluğun sıfat anlamı “bir şeye veya kimseye bağlı olmayan”, zarf/mecaz anlamı “yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde” demekmiş.
Başıboşluğun olduğu yerde karmaşa, haksızlık, zarar/ziyan, fırsatçılık, zulüm ve adaletsizlik boy gösterir. Doğal yaşam başıboş değildir. Doğal kurallar, bir zincir ve döngü içinde birbirini destekleyen süreçler sistemidir. Her şeyi özel bir hikmetle yaratan Yüce Allah’ın, kainat eserinde başıboşluğun veya tesadüfün olduğunu iddia etmek büyük bir iftira ve körlük derecesinde cehaletle ancak açıklanabilir! -
SİYASET İLMİ VE ÖNEMİ
Siyaset kelimesinin at binicisi olan “seyis” ile bir yakınlığının olduğu müsellemdir. Her ikisi de aynı fiil kökünden türetilmiştir. Özünde yönetmek, idare etmek ve kazasız belasız yol almak, ilerlemek vardır.
-
“TOPYEKUN SAVAŞ” DÜNYASINDAN UZAKLAŞMADAN “DAİMİ BARIŞ” DÜNYASINA YAKLAŞILMAZ
İnsanlığın beş bin yıllık bilgi ve bilgelik birikimine dayanan kültürün, iki ana boyutu vardır. İnsanla yaşıt kültürün bir boyutunu savaş, bir boyutunu da barış oluşturmaktadır. Habil ve Kabil’den bu yana, dünyada Ademoğulları savaşmaktadır. Dünyada savaşsız bir yüzyıl yoktur. Savaşların tarihi, insanlığın tarihi olmuştur. Bu yüzden, Yirmi birinci yüzyılda da, savaşlar birbirini izlemekte, uluslararası kuruluşlar, savaşları önleyememektedir.
-
Eskilerden Kalan Bir Haksızlık: #Kamuda35YaşSınırı
Üniversitelere giden gençlerimiz, gelecekte yapmak istedikleri meslekler veya görevlere göre farklı okullar, asgari eğitim süreleri ve aşamalardan oluşan uzun bir maratona başlıyorlar. Bir kısmı doğrudan çalışma hayatına atılabilecekleri lisans veya önlisans bölümlerine giderken, bir kısmı da kamunun açacağı kadro ve sınavların belirlediği kısıtlı bir kariyer yolunu tercih edebiliyor. Hakimlik, Kaymakamlık vb. özel kadrolarda olduğu gibi, genellikle uzmanlık, müfettişlik, kontrolörlük, denetmenlik vb. tanımlanan KPSS A Grubu kariyer kadroları da doğrudan kamunun ihtiyaç ve sınav takvimine bağlı olarak şekilleniyor.
-
EMEK KUTSALDIR! MALI VE EMEĞİ KORUMAKLA İLGİLİ HADİSLERE FARKLI BAKIŞ
İnsanın, başkasının malını çalmamadaki hassasiyetini kendi malını çaldırmamada da göstermesi gerekir. Hz. Peygamber’e adamın birisi; “Ya Resulallah! Adam gelmiş ve malımı almak/çalmak istiyor. “Ne buyurursun?” Hz. Peygamber; “malını sakın ona verme” deyince, sahabi; “Ya benimle vuruşur/savaşırsa” demiştir. Peygamber Efendimiz, bu şahsa “malını koruma uğrunda gerekirse savaşmasını” önermiş …
-
SARI SALTUK’LARIN DÜNYASINDA ÜMİTSİZLİĞE ve KARAMSARLIĞA YER YOKTUR
Konya’nın koruyucusu Mevlana’dır, Eskişehir’in Yunus’tur, Ankara’nın Hacı Bayram’dır. İslam dünyasında her şehrin bir koruyucusu vardır. Onlar şehirleri korumasalar, güvenlik görevlileri boşuna uykusuz kalırlar. Bosna’da Köprü Mostar’ı, Köprü’yü de Bilagay Dergahı korumuştur. Mostar’a gidenler Bilagay Dergahı’nı görmeden gelmezler. Mostarlılar için haftada bir kere de olsa, Sarı Saltuk’u ziyaret etmek, selam vermek, hayatlarının bir parçası olmuştur.
-
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
Bilim, sanat, spor gibi farklı alanlardaki ünlüler dünyasına baktığımızda dikkatleri çeken Albert Einstein, Thomas Edison, Mozart, Stephan Hawking, Winston Churchill, Walt Disney, Muhammed Ali gibi isimlerin ilginç şekilde ortak bir özellikleri disleksili bireylerden olmalarıdır. Disleksi okuma öğrenme güçlüğüdür. Bu kişiler okumayı diğer insanlar gibi rahat öğrenemezler. Okumaya özel öğrenme güçlüğü yaşarlar.
-
AİLENİN SELAMETİ İÇİN
Eşler başkaları için değil de birbirleri için giyinir kuşanırlar ve bakımlı olurlarsa bu durum aile hayatına olumlu katkı sağlar. Özellikle sosyal hayatı dışarda olan erkeklerin hanımları ev içerisinde daha bakımlı olmak zorundadırlar. Gerek kadın, gerek erkek olsun dışarda bakımlı olur da ev içerisinde dilenci gibi bir hayatı tercih ederlerse bu durum karşılıklı saygısızlıktır. Eşleri başka aramalara sevk edebilir.
-
ZENGİN EKONOMİLİ TOPLUMLARIN TEMELİNDE DERİN KÜLTÜRLERİ YER ALIR
Ellerindeki kaynakları değerlendirmesini bilen kişiler, kuruluşlar ve ülkeler, sermaye yoksunluğu çekmezler. Üretim gücünü büyütmek için, toplumun değişik kesimlerinin elinde, gizli ya da açık küçümsenmeyecek servetler vardır. Sorun değerlendirilmeyen kaynakları sermayeye dönüştürerek, ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünü büyütmektir. Üretim gücünü büyütmede, sermaye kişilerin, kurumların ve kuruluşların, çevresine gelmez, zamanı gelince çevrenin, dışına çıkılarak, sermayenin aranması ve bulunması gerekir.
-
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
Dünyada olduğu gibi, Türkiye tarihinde de bazı parti liderleri belirli yönleriyle öne çıkar ve tanımlanır. Mesela, merhum Adnan Menderes için demokrasiye geçiş dönemi kahramanı ve mazlumu diyebiliriz. İstibdat döneminde yasaklanan Ezan-ı Şerifin aslına uygun okunmasını sağlayarak din ve vicdan özgürlüğü destanı yazmış oldu. Bedelini canıyla ödediği hizmetleriyle, Milletin gönlünden çıkmayacak bir konumda yer aldı.
-
TORPİL Mİ?
Müslümanların emanete ehliyet kazanabilmeleri için Sevban Hadisi’nde olduğu gibi kendi keyfiyetlerini artıracak önlemler almaları zorunludur. Aksi halde çokluklarına rağmen milletler üzerlerine saldırırlar ve çör çöp durumuna düşerler.
-
Yönetim Paranın Burnuna Halkayı Takamazsa, Para Yönetimin Burnuna Halka Takar!
İnsanlık tarihi boyunca, para ticareti ürün ticaretini izlemiştir. Kolay kazanç arayan insanlara para ticareti, ürün ticaretinden daha çekici gelmiştir. Tarihin her döneminde, ülkelerde borç alanlar, borç verenlerden daha fazla olmuştur. Para ticareti yapanlar ürün ticareti yapanlardan, daha çok kazanmışlar ve daha güçlü olmuşlardır. Bu yüzden kutsal kültürde para ticareti, bütün kötülüklerin anası olarak görülerek yasaklanır.
-
Amerikancılıkla Rusçuluk Arasında
2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Rusya’nın oluşturduğu iki kutuplu dünya düzeninde bazı ülkeler Rus eksenine, bazı ülkeler de Amerikan eksenine yaklaşmışlardır. Yani NATO’nun lider ülkesi ABD ile Avrasya’nın süper gücü Rusya neredeyse bütün dünya sistemini ihata ederek kendilerine jeopolitik çekim alanları üretmişler, bazı ülkeler NATO düzeninde karar kılmışlar, bazıları da Kuzey Atlantik İttifakına karşı Rusya, Çin gibi ülkelerin uydusu olarak varlıklarını devam ettirme yoluna gitmişlerdir.
-
DİN Nedir?
“Allah katında, (Allah’tan gelen) tek ilâhî din, (şeriat, düzen, uyulması zorunlu kanun ve kurallar) İslâm’dır. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, kavimlerine gelen doğru bilgilerden sonra, (liderliği ve hâkimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve) bozgunculukları sebebiyle ayrı baş çekerek ihtilâf çıkardılar. Allah’ın ayetlerini, (Kur’an’ını, birliğini gösteren delilleri) inkâr edenler, (küfre giren ehl-i kitap bilmelidir) ki Allah çok çabuk hesaba çeker.”
-
Seküler Kültürün Demokrasi Dilinden, Kutsal Kültürün Demokrasi Diline Geçmek
Sanayi odaklı küre dünyanın demokratik dili gibi, bilgi odaklı kare dünyanın da, kendine özgü bir demokratik dili vardır. Sanayi yüzyılından bilgi yüzyılına, demokrasinin dili hızla değişiyor. Küre dünyanın demokratik dilinde, seküler kültürün kavramları öne çıkıyordu. Kare dünyanın demokratik dilinde ise, kutsal kültürün kavramları öne çıkıyor.
-
HZ. LOKMAN KISSASI ÜZERİNDEN ÇOCUK EĞİTİMİNDE SEVGİ DİLİNİN ÖNEMİ
Kur’an üslubunda ayrıntılara çok yer verilmez. Gerekli görüldüğünde ayrıntıların sözlü ve fiili beyanı peygambere bırakılır. Fakat biz Kur’an’daki lokman kıssanın akışından Hz. Lokman’ın (a.) hikmet sahibi bir insan olmasından mütevellit meşru bir evlilik yaptığını ve seçmiş olduğu eş için ahlaki nitelikleri öne çıkardığını anlayabiliriz. Böyle nitelikli bir şahsın ailesinde elbette saygı ve sevgi ön plândadır. Dışarıda hikmet ehli bilinip ev halkına bu hikmeti yansıtmamak hikmetsiz bir eylemdir. Hz. Lokman gibi bir şahsın böyle bir duruma düşmesi mümkün değildir. Hele de “gönül meyvesi” “göz nuru”[1] diye bilinen çocuklara karşı itinalı davranmak ilahi emirdir. Çünkü onlar imtihan için insana lütfedilmişlerdir.[2] Ana-babanın imtihanları, onların vahiy eksenli yetiştirilmeleridir.
-
DEMOKRASİYİ, DÜNYADAKİ TÜM İNSANLIĞI ORTAK BİR AİLE GİBİ GÖRENLER ZENGİNLEŞTİRİR.
Yirmi birinci yüzyılda dünyanın bütün ülkelerinde, Demokrasi tartışmaları gündemlerde, ilk sıralarda yer alıyor. Sekülerlik gibi her ülkenin ekonomik, siyasal ve kültürel yapısına göre tanımladığı Demokrasi, gelecek yıllarda bütün dünyada tartışılmaya devam edecektir. Amerika’nın başkanlık, Fransa’nın yarı başkanlık ve İngiltere’nin meclis yönetiminin geliştirilmesi için, dünya üniversitelerinde araştırmalar devam ediyor.
-
Devlet Akademisine Olan İhtiyaç
Türkiye’de devlet yönetiminde en çok karşılaştığımız eksikliklerden bir tanesi, devlete bağlı bazı kurumların yürüttükleri faaliyetlerde ve alacakları stratejik kararlarda ciddi bir senkronizasyon sorunu yaşanması ve bu kurumların ortak bir mefkureye sahip olmamasıdır. Pek çok devlet kurumu yurt içinde ve yurt dışında gerçekten güzel faaliyetler yürütüyorlar, çok güzel hizmetlere imza atıyorlar.
-
KADİR GECESİNDE KUR’AN-I KERİM’İN KADRİNİ BİLENLERDEN OLALIM
Allah Teâlâ’nın, Cebrail (a.) vasıtasıyla Hz. Muhammed (s.a.v.)’e lafız ve mana olarak indirmiş olduğu ve Mushaflara yazılmak suretiyle tevatüren nakledilen; Fatiha ile başlayıp Nas Suresi ile son bulan vahiyler toplamının ismi olan Kur’an-ı Kerim,[1] insanlara hidayeti göstermek için gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bu hidayet yönünden istifade edebilmek için onunla dâimi bir iletişim içerisinde olmak gerekir. Bu iletişim, anlamadan ve yaşamadan kopuk ölü bir kıraat şeklinde olmamalıdır. Kur’an-ı Kerim’i okuyan her mü’min, onu Ümmü Eymen bilinciyle okumalı ve “Allah’ın kullarıyla konuşması[2]” olarak algılamalıdır. İlahi kitabı iyi algılayan bir insan onun tilavetini amelî hale de getirmelidir.
-
HAKSIZLIKLAR VE YOLSUZLUKLAR, HESAP VEREBİLEN DEMOKRATİK YÖNETİMLERLE ÖNLENİR
Dünyada ülkeler Amerikalılar gibi üretmeden, tüketimde Amerikalılardan geri kalmamak için, birbirleriyle yarışıyorlar. Hollywood kültürünün yaygınlaşmasıyla, dünyanın her yanında, Amerikalıların tüketim kalıpları benimseniyor. Ancak bütün kıtalardaki otokratik ülkeler, hantal devlet yapılarıyla, sürekli silahlanan ordularıyla, Amerikalıların tüketim kalıplarını benimsemede gösterdikleri başarıyı, üretim kalıplarında yakalayamıyorlar.
-
İSTİŞARE YAPAN PİŞMAN OLMAZ!
Peygamber Efendimiz, Müslümanları yetiştirmek, onların içlerindeki cevherleri ortaya çıkarmak, toplumsal sorumluluğu paylaştırmak ve İslâm toplumuna herkesin sahip çıkmasını sağlamak için Allah Teâlâ’nın emri olan istişareyi çok yapmıştır.
-
KÜLTÜREL DOKULARI KÖKLÜ OLMAYAN TOPLUMLAR, GÜÇLÜ EKONOMİK YAPILAR İNŞA EDEMEZLER
Yunus ve Mevlana sahip oldukları, derin bilgelik kültürüyle, Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve kültürel, hayatının ışığı olmuşlardır. Anadolu’nun Malazgirt savaşıyla başlayan, bin yıllık tarihi onların şiirleriyle yoğurulmuştur. Yunus Eskişehir’den, Mevlana Konya’dan, Türk toplumunun düşünce ve eylem dünyasını zenginleştirmiştir. Onlar şiirleriyle Anadolu’yu, hem tavandan hem tabandan dönüştürmüştür.
-
ANADOLU’DA SIKIŞTIK, DÜNYAYA AÇILMAMIZ LAZIM
Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen ecdadımız kanları canları ile bu toprakları yurt/vatan edindiler; son 240-300 yıldan buyana da kaybedilerek terk ettiğimiz 22 Milyon kilometre kareden, Kendini Türk ve Müslüman kabul edenlerin gelip yerleştikleri şu andaki bu topraklara sığınmak zorunda kalmışlardır.
-
GÖNÜLLER KAZANMASINI BİLEN İNSANLAR ANADOLU’DAN UKRAYNA’YA BÜTÜN COĞRAFYALARI KAZANIRLAR
Türkler Ahmet Yesevi’leriyle, Sarı Saltuk’larıyla Asya’nın içlerinden, Avrupa’nın içlerine uzanan, çok geniş coğrafyalarında insanların, gönüllerini kazanmaya çok büyük önem vermişler. Onlar yaşadıkları coğrafyaları camilerle ve çarşılarla donatarak, kültürlere derinlik, ekonomilere zenginlik kazandırmışlar. Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, üç kıtanın iki denizin odak noktasındaki konumuyla, Doğu’nun ve Batı’nın çekim merkezi olmuştur.
-
Kovid 19 Sonrası Geleceğin İçgüvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm
Kovid 19 Sonrası Geleceğin İçgüvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm ana başlığı altında inceleyeceğimiz makalemizde, birçok konuda olduğu gibi ön alma yaklaşımıyla oluşturulmaya başlanan kamu alanlarındaki değişimler değerlendirilecektir. Kovid 19 la mücadele döneminde tüm dünyada ortaya çıkan farklı güvenlik ihtiyaçları ve uygulamaları da dikkate alınarak kurumsal yapılarda meydana gelebilecek değişimler ortaya konacaktır…
-
Uluslararası Kuruluşlar ve Türkiye’nin Bu Kuruluşlardan Etkin Yararlanması Kapsamında İslam İşbirliği Teşkilatı Nasıl Etkin Hale Getirilir
Bu makalede İslam Ülkelerindeki inanan insanların daha fazla refah ve huzur içerisinde yaşaması için ülkelerin ve ortak olarak ihtiyaç duyulan konularında akademik çalışmaların yapılması incelenmiştir.’’ Bir elin nesi var iki elin sesi var’’ atasözümüzde olduğu gibi gayretlerin birleştirilmesinden sinerji doğacaktır. Akademisyenler ve Akademik kuruluşların ortak hareket etmesinin nasıl sağlanabileceği, uluslararası kurum ve kuruluşların birleştirici ve kurumsal yapılarının kullanılması imkanları değerlendirilmiştir. BM, NATO gibi kuruluşlarda akademisyenlerin rolü ve İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde Koordinasyon Merkezi oluşturularak ortak akademik çalışmaların diğer faaliyetlerle bütünleştirilmesi imkanları değerlendirilmiştir. Bütün faaliyetlerin temelini oluşturan bireysel eğitim ve davranışların İslam ahlakı ve kaideleri doğrultusunda yapılması gerektiği ortaya konmuştur.
-
POSTKOLONYAL DÖNEMDE AFRİKA ÜLKELERİNDE ASKERÎ DARBELER VE SEBEPLERİ
Afrika, yaklaşık 30 milyon kilometrekare toprağa, 1,3 milyar nüfusa sahip oldukça büyük bir kıtadır. Afrika kıtasında toplamda 58 ülke bulunmakta olup, Somaliland ve Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınmamaktadır. Etiyopya ve Liberya hariç olmak üzere kıtanın neredeyse tamamı Avrupalı güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kıta ülkeleri kâğıt üzerinde birer birer bağımsızlıklarını kazanmışlar…
-
BÜTÜN ÜLKELERİN KOMŞU OLDUKLARI KARE DÜNYADA, YÖNETİMLER SİLAHLARLA DEĞİL, SEÇİMLERLE DEĞİŞTİRİLİR
Dünyada yönetim kültürlerinin nasıl iyileşerek geliştiklerini, nasıl gelişerek iyileştiklerini araştırmadan, geleceğin bütün insanlığa hayat hakkı tanıyan, yönetim dünyasının temelleri atılmaz. Bunun için hem yönetim, hem üretim alanında, bütün kurumlar, bütün kuruluşlar, iyileştirme sürecine katılmak zorundadırlar. Yönetimler geçmişlerini yorumlamadan, geleceklerini…
-
Ukrayna Rusya’nın Bataklığı mı Olacak?
Ukrayna Rusya’nın Bataklığı mı Olacak?
“Savaşın seyri nereye evrilir, şimdiden kestirmek zor. Ancak Rusya Ukrayna’da bir bataklığa saplanabileceği gibi yayılmacı tutumunu sürdürerek Doğu Avrupa’nın doğal komşusu haline de gelebilir. Odessa Bölgesi bu anlamda kritik bir öneme sahip. Ukrayna’nın Slavlıkla yakın kan bağı vardır ve dilleri de birbirine yakındır. Ancak Ruslar çok etnikli federasyon yapısı içerisinde Slav birliğini dahi sağlayamamış bir devlet görüntüsü veriyor… -
BİLGİ TÜRLERİ VE EN ÜSTÜN BİLGİ TÜRÜ
BİLGİ TÜRLERİ VE EN ÜSTÜN BİLGİ TÜRÜ
Bu makalenin amacı ; ‘’Bilgi nedir?’’, ‘’Bilgi türleri ve kaynakları nelerdir?’’, ‘’En üstün bilgi türü hangisidir?’’ ve ‘’En üstün bilgi türünü bilmek bize ne kazandırır?’’ sorularına cevap bulmaktır. Bunu yaparken bilgi türleri objektif bir şekilde incelenecek ve kıyas metodu kullanılarak, delilleriyle birlikte en üstün bilgi türünün hangisi olduğu net bir şekilde ortaya konacaktır. İlk önce yapmamız gereken, önyargılarımızı bir kenara bırakıp, sadece ve sadece gerçeğin peşinde olmamız gerekmektedir.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-9
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-9
Türkistan’daki kayıp aydınlanmayı ilk olarak ortaya çıkaran Richard Starss, bu araştırmayı yaptığı zamanlar içinde, kalkar Belh şehrine gider. Gördüğü ise koskoca bir çöldür. Oysa bölgeden topladığı ve çevirisini yaptığı kitaplarda sanki cennet bahçeleri vardı. Bundan önce o tarihte bu bölgenin iklimi daha mı iyi? diye uzmanlarına sorar ve M.Ö. 100 ila M.S. 1200 yılları arasında iklimsel hiç bir değişikliğin olmadığını öğrenir. Netice itibariyle mevsimsel bir değişim söz konusu değildir.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 8
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-8
Önceki yazımızda kentler ve kent hayatı ile ilgili idi. Yazımıza devam ediyoruz.Kentlerde yaşayan kölelerin (hizmetlilerin) dahi suya ulaşımı sorunsuzdu. Kışın kömür benzeri maddeler yakılıyor ve içine döşenmiş borular ile ısı dağıtılıyordu. Tuğladan yapılmış sabit yataklarda uyunuyor ve Horasan tarafındaki sıcak bölgelerde yaz sıcağını evlerden uzak tutmak için soğutucu kuleler inşa edilmişti. Ayrıca sıcaktan ve güneşten korunmak için bodrum katları inşa edilmişti. Hava ve ışığın dolaşımını sağlamaya en fazla tuğla ve kaburgalı kubbeler yardımcı oluyordu.
-
Uspum Nedir?
Siyaset Üstü Tam Bağımsız
Ulusal Stratejler ve Poltkalar Üretme Merkez (USPUM); Bağımsız, objektf, bütün inanç sistemlerine ve toplumlarda kabul gören düşünce sistemlerine eşit uzaklıkta ve eşit yakınlıkta bir konumda olup, siyasi parti bağımsız ve syaset ötesi bir düşünce ufkuna sahiptir…
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 7
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-7
Türk tarihini karalayan batılı aydınlar ısrarla Türkleri barbar, göçebe, pis ve kaba olarak tarif ederlerdi.
Gelin şimdi gerçeklerle yüzleşelim.
Türkistan, tarihinin uzun süresince kentler bölgesiydi. Yunan Coğrafyacısı Strabon daha M.Ö. 1.asırda Orta Asya Türkistan’ını şöyle tanımlamıştır; “Bin kentli toprak” O kadar çok kentten bahseder. Ayrıca bir başka Bizanslı yazar; “Orta Asya’da sadece bir Krallık olan Baktriya Kralı’nın hükmü altında yüzlerce kent” olduğunu belirtmiştir.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 6
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-6
Türkistan’ın kayıp aydınlanma çağı ortaya çıktıkça, her konuda bir sözünün de olduğu görülmektedir.
Sanatta ve edebiyatta mükemmel eserler çıkaranlardan bir kısmı şunlardır;
Türkistan, Belhli Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Ömer Hayyam gibi şairler çıkarmış ve dünyada çok büyük kitleleri etkilemişlerdir. İranlıların milli destanını yazan, Şehname’nin yazarı Firdevsi Horasan’lıdır. Şehnamenin çok büyük bir kesimi İran’da değil Türkistan’da geçmektedir. İbn-i Sina dâhil olmak üzere birçok bilim adamı eserlerinin bir kısmını manzum halde yazmıştır.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 5
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 5
Şahsi itirazım var. Batılılar aydınlanma da en güçlü vurguyu İbn-i Sina’ya verir. Oysa İbn-i Sina’dan 70-80 yıl önce yaşamış olan Maturudi’ye yeterince ve gereğince atıfta bulunmaz.
Oysa Maturudi, insanlık tarihinde ve İslam tarihinde aklı ve vahyi ilk kez birlikte kullanan kişidir. Devamla Allah (c.c.), insan ve evren üçlüsü ile mantıklar ötesi bir hakikati dünyaya ilk duyurandır. Yine bu üçlü ile hiç bir şeyin tesadüf değil, bir gerçeklik üzere olduğunu ilan eder.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 4
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-4
İbn-i Sina 980 yılında Özbekistan’ın Buhara şehrindeki Efşene köyünde doğmuştur. Ölümü ise 1037’de İran’ın Hamedan şehrinde ölmüştür.
Orta Asya Türkistan sakinlerinin o tarihlerdeki en büyük tutkusu felsefe idi. Başka hiç bir dönem ve bölgedeki insanlar, böylesi bir tutkuya tutulmamışlardır. Bu durum o asrın ve sonrasının tartışma ve bilgiye ne denli bağlı olduklarını da anlatır hiç şüphesiz.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 3
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-3
Biruni ve İbn-i Sina jeoloji ve yerküre biliminde ortaya koydukları sıradağların oluşumunda ki “ÇÖKÜNTÜ” teorisini ilk ortaya koyan kişilerdir. Kıtaların deniz tabanından yükselmiş olması teorisi. Bu seviyeye insanlık ancak bir kaç yüzyıl önce gelebilmiştir.
-
ULUSLARARASI TİCARETTE YENİ PARASAL YAKLAŞIMLAR
Günümüz dünyasında temel sorunlardan biri de; para politikalarının ülkelerin makro ekonomik dengelerini etkileyen ana mekanizmalardan olması durumudur.
Özellikle ülkelerin rezerv para birimi olarak, gelişmiş ülke para birimlerini kullanmaları ve uluslararası ticaretlerini de bu para birimleri üzerine
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Ayınlanması – 2
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Ayınlanması-2
Türkmenistan’daki bir arazide ekmek yapılan ilk tohumu keşfeden iki araştırmacı ve arkeolog şunlardır: Raphael Pumpelly, Fredrik Hiebert’tir. Bunlar Amerikalıdır.
-
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması – 1
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-1
İnsanlık tarihi, bugünkü seviyeye 17.yüzyılda Avrupa’da başlayan Reform ve Rönesans hareketleri ile başlatır. Geçmişini de Helen ve Roma’ya bağlar. Oysa gerçek böyle midir gelin birlikte bakalım?
-
Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi
Hoca Ahmed Yesevi, Türkistan’ın Aksu Sancağı’na bağlı bir sınır şehri olan Sayram’da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Ölüm tarihi 1166 yılıdır. Hasep ve nesepten yani hem ana hem babadan şerefli bir aileye mensuptur. Babası Şeyh İbrahim kendi zamanının çok değerli bir İslam âlimi idi.
-
Hacı Bektaş-ı Veli
Horasan Piri Hünkâr Hacı Bektaş Veli, bugün İran sınırları içinde bulunan Horasan Eyaletinin Nişabur şehrinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata’dır. Doğum ve ölüm tarihleriyle ilgili birçok tarihten bahsedilmektedir. Sulucakarahöyük’te Hakk’a yürümüştür.
-
Eğitime Katılım ve Okullaşma Oranlarının Beşeri Sermayeye Etkisi
Uspum Eğitim Kurulunun Yayınlamış Olduğu “Eğitime Katılım ve Okullaşma Oranlarının Beşeri Sermayeye Etkisi” konulu makalemiz…
-
Eğitimin Ekonomik Kalkınma ve Sosyal Yaşama Etkisi
Uspum Eğitim Kurulunun Yayınlamış Olduğu “Eğitimin Ekonomik Kalkınma ve Sosyal Yaşama Etkisi” konulu makalemiz…