-
YENİ BİR TERKİP, YENİ BİR EKOL, YENİ BİR BAŞLANGIÇ, YENİ BİR ÇERÇEVE ve YENİ BİR TARİF GEREK
Partiden bahsetmiyorum. Salt siyasi içerikli bir oluşum talebim yok. İnsani değerleri esas alan, milli değerlerimizi öne çıkaran, kadrolaşmayı hedefleyen, insan yetiştirmeye ve fikir gücü oluşturmaya odaklı bir beraberlik arzu ediyorum.
Bu da ancak çok güçlü ve nitelikli bir STK ile mümkündür. -
USPUM Ne Yapmaya Çalışıyor?
Ulusal Stratejiler ve Politikalar Üretme Merkezi yani kısaca USPUM’u, Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun liderliğinde bir platform ve vatan-millet sevdasıyla dertliler grubu olarak başlayan, daha sonra resmi dernek tesciliyle kurumsal yapısını sağlamlaştıran bir düşünce kuruluşu olarak tanımlayabiliriz.
-
Amerikancılıkla Rusçuluk Arasında
2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Rusya’nın oluşturduğu iki kutuplu dünya düzeninde bazı ülkeler Rus eksenine, bazı ülkeler de Amerikan eksenine yaklaşmışlardır. Yani NATO’nun lider ülkesi ABD ile Avrasya’nın süper gücü Rusya neredeyse bütün dünya sistemini ihata ederek kendilerine jeopolitik çekim alanları üretmişler, bazı ülkeler NATO düzeninde karar kılmışlar, bazıları da Kuzey Atlantik İttifakına karşı Rusya, Çin gibi ülkelerin uydusu olarak varlıklarını devam ettirme yoluna gitmişlerdir.
-
DİN Nedir?
“Allah katında, (Allah’tan gelen) tek ilâhî din, (şeriat, düzen, uyulması zorunlu kanun ve kurallar) İslâm’dır. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, kavimlerine gelen doğru bilgilerden sonra, (liderliği ve hâkimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve) bozgunculukları sebebiyle ayrı baş çekerek ihtilâf çıkardılar. Allah’ın ayetlerini, (Kur’an’ını, birliğini gösteren delilleri) inkâr edenler, (küfre giren ehl-i kitap bilmelidir) ki Allah çok çabuk hesaba çeker.”
-
Seküler Kültürün Demokrasi Dilinden, Kutsal Kültürün Demokrasi Diline Geçmek
Sanayi odaklı küre dünyanın demokratik dili gibi, bilgi odaklı kare dünyanın da, kendine özgü bir demokratik dili vardır. Sanayi yüzyılından bilgi yüzyılına, demokrasinin dili hızla değişiyor. Küre dünyanın demokratik dilinde, seküler kültürün kavramları öne çıkıyordu. Kare dünyanın demokratik dilinde ise, kutsal kültürün kavramları öne çıkıyor.
-
HZ. LOKMAN KISSASI ÜZERİNDEN ÇOCUK EĞİTİMİNDE SEVGİ DİLİNİN ÖNEMİ
Kur’an üslubunda ayrıntılara çok yer verilmez. Gerekli görüldüğünde ayrıntıların sözlü ve fiili beyanı peygambere bırakılır. Fakat biz Kur’an’daki lokman kıssanın akışından Hz. Lokman’ın (a.) hikmet sahibi bir insan olmasından mütevellit meşru bir evlilik yaptığını ve seçmiş olduğu eş için ahlaki nitelikleri öne çıkardığını anlayabiliriz. Böyle nitelikli bir şahsın ailesinde elbette saygı ve sevgi ön plândadır. Dışarıda hikmet ehli bilinip ev halkına bu hikmeti yansıtmamak hikmetsiz bir eylemdir. Hz. Lokman gibi bir şahsın böyle bir duruma düşmesi mümkün değildir. Hele de “gönül meyvesi” “göz nuru”[1] diye bilinen çocuklara karşı itinalı davranmak ilahi emirdir. Çünkü onlar imtihan için insana lütfedilmişlerdir.[2] Ana-babanın imtihanları, onların vahiy eksenli yetiştirilmeleridir.
-
DEMOKRASİYİ, DÜNYADAKİ TÜM İNSANLIĞI ORTAK BİR AİLE GİBİ GÖRENLER ZENGİNLEŞTİRİR.
Yirmi birinci yüzyılda dünyanın bütün ülkelerinde, Demokrasi tartışmaları gündemlerde, ilk sıralarda yer alıyor. Sekülerlik gibi her ülkenin ekonomik, siyasal ve kültürel yapısına göre tanımladığı Demokrasi, gelecek yıllarda bütün dünyada tartışılmaya devam edecektir. Amerika’nın başkanlık, Fransa’nın yarı başkanlık ve İngiltere’nin meclis yönetiminin geliştirilmesi için, dünya üniversitelerinde araştırmalar devam ediyor.
-
Devlet Akademisine Olan İhtiyaç
Türkiye’de devlet yönetiminde en çok karşılaştığımız eksikliklerden bir tanesi, devlete bağlı bazı kurumların yürüttükleri faaliyetlerde ve alacakları stratejik kararlarda ciddi bir senkronizasyon sorunu yaşanması ve bu kurumların ortak bir mefkureye sahip olmamasıdır. Pek çok devlet kurumu yurt içinde ve yurt dışında gerçekten güzel faaliyetler yürütüyorlar, çok güzel hizmetlere imza atıyorlar.
-
KADİR GECESİNDE KUR’AN-I KERİM’İN KADRİNİ BİLENLERDEN OLALIM
Allah Teâlâ’nın, Cebrail (a.) vasıtasıyla Hz. Muhammed (s.a.v.)’e lafız ve mana olarak indirmiş olduğu ve Mushaflara yazılmak suretiyle tevatüren nakledilen; Fatiha ile başlayıp Nas Suresi ile son bulan vahiyler toplamının ismi olan Kur’an-ı Kerim,[1] insanlara hidayeti göstermek için gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bu hidayet yönünden istifade edebilmek için onunla dâimi bir iletişim içerisinde olmak gerekir. Bu iletişim, anlamadan ve yaşamadan kopuk ölü bir kıraat şeklinde olmamalıdır. Kur’an-ı Kerim’i okuyan her mü’min, onu Ümmü Eymen bilinciyle okumalı ve “Allah’ın kullarıyla konuşması[2]” olarak algılamalıdır. İlahi kitabı iyi algılayan bir insan onun tilavetini amelî hale de getirmelidir.
-
HAKSIZLIKLAR VE YOLSUZLUKLAR, HESAP VEREBİLEN DEMOKRATİK YÖNETİMLERLE ÖNLENİR
Dünyada ülkeler Amerikalılar gibi üretmeden, tüketimde Amerikalılardan geri kalmamak için, birbirleriyle yarışıyorlar. Hollywood kültürünün yaygınlaşmasıyla, dünyanın her yanında, Amerikalıların tüketim kalıpları benimseniyor. Ancak bütün kıtalardaki otokratik ülkeler, hantal devlet yapılarıyla, sürekli silahlanan ordularıyla, Amerikalıların tüketim kalıplarını benimsemede gösterdikleri başarıyı, üretim kalıplarında yakalayamıyorlar.