TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-7

Türk tarihini karalayan batılı aydınlar ısrarla Türkleri barbar, göçebe, pis ve kaba olarak tarif ederlerdi.

Gelin şimdi gerçeklerle yüzleşelim.

Türkistan, tarihinin uzun süresince kentler bölgesiydi. Yunan Coğrafyacısı Strabon daha M.Ö. 1.asırda Orta Asya Türkistan’ını şöyle tanımlamıştır; “Bin kentli toprak” O kadar çok kentten bahseder. Ayrıca bir başka Bizanslı yazar; “Orta Asya’da sadece bir Krallık olan Baktriya Kralı’nın hükmü altında yüzlerce kent” olduğunu belirtmiştir.

Ceyhun Nehrinin 70 km. güneyinde kurulmuş olan Belh şehri, Özbekistan ve Afganistan arasında bir yerdir. Kentin surları sadece 400 hektarlık bir alanı kaplıyordu. Şehrin en dış surları ise 120 km uzunluğundaydı. Bölgeye giden seyyahlar notlarına; “portakal ağaçlar, şeker pancarı tarlaları, muntazam ve bakımlı üzüm bahçeleri, çiçek bahçeleri ile sebze bostanları gördük” yazmışlardır.

Bahçelerden hemen sonra büyük çarşılar ve pazarlar başlıyor ve ticaret öylesine büyük ki insan o kadar çok ki o asra göre şaşırmamak imkânsız. Kent daha sonra görülmeye başlıyor…

Buyurun hayal edin, nasıl bir kent yapısı var?

Belh şehri bir Türk şehridir. Evler fırınlanmış tuğlalardan şık ve estetik bir şekilde yapılmış. Daha sonra güvenlik kaleleri ve Sultan’ın Sarayı görünüyor. Tüm bürokratlar ve vezirler de bu iç kalede yaşıyordu.

Belh şehrinin büyüklüğü için uzmanlar şunları söylüyorlar; İç kalesinin büyüklüğü Truva’nın tamamından on kat büyüklükte idi. İç Kale’de, Belh şehrinin 10/1 kadardı. Ya nüfusu? 350 bin kişi. O tarihte Londra 10 bin, Paris ise 12 bin kişilik nüfusa sahip. Kıyas için verdim bu örneği.

Bizim hocalarımız nedense bu konuları ya hiç bilmez. Bilende yazmaz. Neyse!

Tabii şehrin bir diğer önemi konumu. Hem Akdeniz’e hem Hindistan üzerinden Asya’ya açılan bir ticaret köprüsü. Hem batılılar, hem Araplar bu şehre “KENTLERİN ANASI” demişlerdir. Merv, Sincan’da: Kaşgar, Kabil, Herad, Gazne, Taşkent gibi onlarca büyük şehirde bu coğrafyadadır ve hepsi Türklerin kurduğu şehirlerdir. Böylesi büyük şehirlerdeki hayatın kolaylığı ve zenginliği göz kamaştırıcıdır.

Peki kırsal alan olan köyler ve kasabalar nasıldı bir bakalım!

Buhara Vahasında Peykent adında bir kasabadaki evde yapılan kazı çalışmalarında, Kilden yapılmış kaliteli 250 adet araç ve gerecin bulunması demek, Orta Asya Türkistan’ın da Türklerin hayatının oldukça zengin olduğuna işaret eder.

Kentlerde nüfus öylesine yoğundu ki, metre kareye 15 ila 20 kişi düşerdi. Evler 35 metre kare ve 2-3 katlı yapılırdı. Bu tarz evler halk için idi. Zenginler içinse 50 odaya kadar çıkan konaklar vardı. 4 kişilik bir aileye 17 kişilik hizmetli grubu hizmet ederdi.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Ersin Çivi

Bilişim dünyasında 1999 yılından günümüze yazılım geliştirme uzmanı. 2004 Yılından günümüze halen aktif olarak Zeron Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri'nde Yönetici.