Dünyada yönetim kültürlerinin nasıl iyileşerek geliştiklerini, nasıl gelişerek iyileştiklerini araştırmadan, geleceğin bütün insanlığa hayat hakkı tanıyan, yönetim dünyasının temelleri atılmaz. Bunun için hem yönetim, hem üretim alanında, bütün kurumlar, bütün kuruluşlar, iyileştirme sürecine katılmak zorundadırlar. Yönetimler geçmişlerini yorumlamadan, geleceklerini tasarlamadan, yönetimlerini iyileştiremezler.

Dünyada insanlığın tarihi olan yönetimlerin, hayatın her alanında canlılıklarını korumaları ve gelecekteki başarıları, geçmişi iyi bilmelerine bağlıdır. Bu yüzden Batı’yı ve Doğu’yu birlikte ele alan, medeniyet tarihçisi Arnold Toynbee, “Her zaman bir ayağım şimdiki zamanda, bir ayağım da geçmiş zamanda olmuştur” diyerek, dünyanın barış içinde birlikte yaşanır kılınmasında, tarihe bütün olarak bakmanın önemini vurgular.

Yirminci yüzyılda Avrupa ülkeleri, ekonomik gelişmelerini güvence altına almak için, Asya ve Afrika ülkelerindeki, yönetimde Demokratikleşme hareketlerinin, yanında değil karşısında yer almışlardır. Onlar iki yüzyılı çok aşmayan Demokrasi tarihlerinde, yalnızca kendilerine Demokrat olmayı bilirler, yalnızca kendileri için Demokrasi isterler. New York’a yapılan intihar saldırısından sonra, İslam dünyası Demokrasi düşmanı olmakla, terörü desteklemekle suçlanır.

Ortadoğu’da terörü bir devlet politikasına dönüştüren İsrail’in peşinden giden Amerika’nın, Irak’a ve Afganistan’a toplarla ve tüfeklerle, Demokrasi ihraç etmeye kalkışması, Müslüman ülkelerdeki Demokratik gelişmelere, en büyük darbeyi vurur. Müslüman ülkelerin terörü destekleyen, terörist devletler olarak görülmeleri, İslam dünyasındaki Otokratik yönetimlerin ve darbecilerin ekmeğine yağ sürer.

Dünyadaki bütün ülkeler Otokratik yönetimlere karşı, Demokratik yönetimlerin yanında yer almazlarsa, ülkelerin birbirine bağımlı hale geldiği bir dünyada, hiçbir ülkenin Demokratik yönetimine ve üretim gücüne, yeni açılımlar kazandırmazlar. İster Batı’da ister Doğu’da olsun, bütün ülkeler demokratik yönetimlerin, yardımcıları ve destekcileri olmak zorundadırlar. Teröre savaş açmayan ülkeler, kendilerine savaş açarlar.

Devletlerin estirdikleri baskılara ve şiddetlere karşı, çaresizlerin çareleri olarak, yaygınlaşan intihar saldırıların üstesinden silahlı otokratik güçlerden daha çok, silahsız demokratik güçler gelecektir. Dayatmacıların tek kişilik yönetimlerine karşı demokratik çok kişili takım yönetimleri vardır. Demokratik yönetimlerin takımları seçimlerle sürekli değişirken, dayatmacı yönetimlerin yöneticileri yalnızca darbelerle değişirler.

Demokratik yöneticiler tutacakları, Otokratikler tutmayacakları sözleri verirler.

Otokratik yönetimler silahlarıyla, Demokratikler oylarıyla ayakta kalırlar.

Otokratların saygı gördüğü ülkelerde, Demokratların sesi duyulmaz.

Bizden haberdar olmak ister misiniz?

Ulusal Stratejiler ve Politikalar Üretme Merkezi (USPUM)’un haber bültenine abone olabilir ve bizden haberdar olabilirsiniz.