İSTİŞARE YAPAN PİŞMAN OLMAZ!

Peygamber Efendimiz, Müslümanları yetiştirmek, onların içlerindeki cevherleri ortaya çıkarmak, toplumsal sorumluluğu paylaştırmak ve İslâm toplumuna herkesin sahip çıkmasını sağlamak için Allah Teâlâ’nın emri olan istişareyi çok yapmıştır.
Bedir Savaşına çıkıp çıkmamayı, savaşta konaklama yerinin tespitini, savaş tutsaklarına yapılacak muameleyi, Uhud savaşının savunma savaşı mı, yoksa şehir dışında meydan savaşı mı olmasının şeklini, Hendek Savaşının teknik hazırlıklarını, namaz vakitlerini ilan ederken takip edilecek yöntemi, İfk Olayının akabinde alınacak önlemleri, Kureyza esirlerine yapılacak işlemleri ve daha birçok uygulamayı istişare ile belirlemiştir.[1]
İstişare bu bağlamda hem Allah Teâlâ’nın emri hem de Peygamberimizin sünnetidir. Resulullah (s.a.v.), istişareye verdiği önemden dolayı şu açıklamayı yapmıştır: “İdarecileriniz en hayırlılarınız, zenginleriniz en cömertleriniz ve işleriniz de şûra ile oldu mu yerin üstü(dünya), yerin altından daha hayırlıdır. İdarecileriniz en şerlileriniz, zenginleriniz en cimrileriniz ve işlerinizin kararlarını şûraya değil de kadınlarınıza havale ettiğinizde ise yerin altı üstünden daha hayırlıdır.”[2] Burada Hz. Peygamber haşa kadınları hor görmemiştir. Kendisi de zaman zaman eşleriyle istişarelerde bulunmuştur. Yukarıdaki açıklamasıyla Resulullah, cinselliğin adaleti ve siyasal olayları etkilemesinin yanlışlığına vurgu yapmıştır. Unutulmamalı ki saray hayatı ve modern siyaset bu konudaki skandallarla doludur.
Hz. Peygamber’in buyruklarını kendi bütünlüğü ve bağlamı içerisinde ele almayıp, bir cümleden hareketle İslâm adına kadın aleyhtarı argümanlar geliştirmek cehalettir. Yeniden konuya dönersek, Hz. Peygamber(s.a.v.), vahiy gelmeyen hususlarda istişare ile emir olunmuş ve böylece Yüce Allah, Müslümanların arasında istibdadın doğmasını da engellemiştir.[3]
İslâm fıkhındaki temel prensiplerden birisi de “Haklarında nas bulunan konularda içtihat ve istişare yapılmayacağıdır.” Bu prensibi en iyi bilen Resulullah, savaş stratejileri başta olmak üzere vahyin gelmediği konularda istişare yapmıştır.[4]Allah Teâlâ, Resulünü mü’minlere muhtaç kılmamışken istişareyi emretmesi, Peygamber (s.a.v.), sonrası yöneticileri başta olmak üzere tüm İslâm ümmetine sünnet olarak koymak içindir.[5]
Peygamber Efendimiz, istişarenin hikmetini şu hadisiyle izah etmiştir: “Allah ve Resulü istişareden müstağnidir. Fakat Allah Teâlâ ümmetime rahmet için istişareyi emretmiştir. Ümmetimden kim istişare ederse doğruyu bulur; kim de istişare etmezse sapıtır.”[6]
Allah Teâlâ’nın, kullarına istişareyi emredip Peygamberinin de istişareyi muhkem sünnet koymasında birçok hikmet vardır. Önemli olan bu hikmetleri iyi kavrayıp hayata katabilmektir. Tüm dünyaya İslâmî yönetimin nitelikleriyle ilgili mesajlar varabilmektir. Halkı Müslüman toplumların yöneticileri, modern zamanlarda dinimizin bu prensiplerine her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
[1] İbni Kesir, Tefsir’ü-l Kur’an’i-l azim, c.l,s.397
[2] Kurtubi, Ahkam’u-l Kur’an,c.xvı,s.38
[3] Zemahşeri, Keşşaf, c.ı,s.423
[4] Taberi, Cami’u-l Ulüm,c.lll,s.496
[5] Zemahşeri, Keşşaf, c.l,s.474
[6] Alusi, Ruh’u-l Meani,c.ll,s.319
Dr. Mehmet SÜRMELİ