KÜRESELLEŞME VE İDEOLOJİLERİN SONU

Yeni dünya düzeni hızla tesis edilirken, üstümüze çöken bu garabet sistemin toplumlara yaşatacağı büyük yıkımın ipuçları ufukta görünmeye başlasa da, henüz olacakları oluş ve sonuçlarıyla analiz etmekten oldukça uzağız.

20. Yüzyıl ve önceli dönem fikirlerinin ete kemiğe bürünüp toplumsal hayata ülkü ve öğreti taşıyan ve gerek bölgesel, dinsel gerekse evrensel hedefler koyan bütün ideolojiler küreselleşmenin şafağında düşünce ve eylemsellik üretme noktasında tamamen sınıfta kaldı. Sağ ve sol ideolojiler zaten dünyayı küreselleşme sürecine sokan yapıların etkisinde şekillendikleri için, liberal yada radikal solcular, küreselcilerin toplumsal dejenerasyon kazığının en önemli dönemeçlerinden olan lgbt saflarında yer alıp, yada bu akımları içlerine buyur ederek küreselciliğe “cinsiyetsiz toplum önermesi” gibi garabet bir yöneliş üzerinden teslim olurlarken, sağ ideolojiler de “mülkiyet” kavramını tam olarak netleştiremedikleri için sistem alternatifi üretemeyerek kapitalist hegemonyasının dehlizlerinde kaybolup silikleştiler.

Öteki taraftan Dinsel İdeolojilerin sistemle kurdukları bağın diğer ideolojilere göre daha derin ve daha karmaşık oluşu zaten bu ideolojileri sistem içi tuttuğu için çözülmeleri ve küreselleşme ile entegrasyonları daha kolay oldu.

Küreselleşme bütün ideolojileri geçersizleştirip tarih sahnesinden silerken içinden çıktığı Siyonist ideolojiyi de es geçmedi.

Bugün Siyonist İsrail bile, içine bilerek yada bilmeyerek sürüklendiği kendi çözülme sürecinin önünü alamıyor.

Küresel sistem; gümbür gümbür insanlığın tepesine çökerken önünde hiç bir düşünce, fikir, inanç kalsın istemiyor. Eskiye dair bütün düşünce ve anlayış formlarını yerle bir ederken, o düşüncelerin ve inançların tezahürü olan sistemleri ve yönetimleri de yerle bir ediyor.

Küresel elitlerin büyük oranda ekonomik, siyasi ve küresel anlayışları üreten bütün yapılarının içindeki en etkin güç olan Yahudiler, Siyonizmi kendi elleriyle yıkıyorlar.

Kendi babalarını iktidar için katleden veliahtlar gibi, küreselcilikte siyonizmi boğuyor.

Küresel sistemin şafağında eskiye dair ne varsa hızla tarih sahnesinden silinip atılıyor. Transhümanism kendi sözde kusursuz ve ölümsüz yeni insan modelini inşa ederken kusurlu gördüğü yaratılmış insanı ve onun var olalı beri ürettiği ne kadar olumlu olumsuz ‘değer’ varsa hepsini eski insanla birlikte yok ediyor.

İnsan, küreselcilerin elinde, hatasıyla sevabıyla günahıyla zalimliğiyle merhametiyle aklıyla kalbiyle açgözlülüğüyle ve mazlumluğu ile var ettiği ne kadar insani şey varsa, hepsiyle birlikte yok olup gideceği günü beklerken;

Tam da o esnada bir kıyam başlıyor…

(yazının devamı var)

Kubilay KIRAN
USPUM Yönetim Kurulu Üyesi

Kubilay Kıran