Savaşın seyri nereye evrilir, şimdiden kestirmek zor. Ancak Rusya Ukrayna’da bir bataklığa saplanabileceği gibi yayılmacı tutumunu sürdürerek Doğu Avrupa’nın doğal komşusu haline de gelebilir. Odessa Bölgesi bu anlamda kritik bir öneme sahip. Ukrayna’nın Slavlıkla yakın kan bağı vardır ve dilleri de birbirine yakındır. Ancak Ruslar çok etnikli federasyon yapısı içerisinde Slav birliğini dahi sağlayamamış bir devlet görüntüsü veriyor. Putin bu durumu tersine çevirmek istiyor. 1997’de ABD ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski Ukrayna’nın Rusya’nın hinterlandında olmaması durumunda Rusya’nın bölgesinde yeniden etkili olma yönündeki her türlü çabasının başarısız olacağını yazmıştı. Ukrayna, Halford G. Mackinder’in “Kara Hakimiyeti Teorisi”ni inşa ettiği Kalpgah olarak tarif ettiği Avrasya bölgesinde bulunan ve ancak kara gücü ile müdahale edilebilecek bir ülke olarak bilinmektedir. Karadeniz’e kıyısı olmasına rağmen deniz jeopolitiği açısından deniz gücüyle müdahalenin zor olduğu bir konumda bulunmaktadır.

Ukrayna’da ne çıkarı var?

Kırım Savaşı’nda Baltık ve Karadeniz’de deniz gücünün karşılaştığı sorunlardan sonra uluslararası ilişkiler uzmanlarınca bu yaklaşım benimsenmiştir. Ukrayna jeopolitik anlamda hem doğu-batı ekseninde Avrupa ile Asya arasında bir köprü hem de kuzey-güney ekseninde Baltık denizini Karadeniz’e bağlayan bir geçiş güzergahında bulunmaktadır. Ayrıca Ukrayna Karadeniz’de Türkiye’den sonra en uzun kıyıya sahip ülkedir. Ukrayna’nın Karadeniz’deki kıta sahanlığı 200 deniz mili civarındadır. Ukrayna’nın bu özelliği Rusya gibi Karadeniz’de kıyı uzunluğu az olan bir ülkenin iştahını kabartmaktadır. Kırım’ı kontrolü altına alan Rusya bu yetersizlikten bir parça kurtulmuş, Karadeniz hakimiyetinin perçinlenmesi için Ukrayna’yı ilhak etmek üzere harekete geçmiştir.

Peki, Rusya bunu neden yapıyor?

Ukrayna’da ne çıkarı var?

Bu işgal girişiminin gerekçeleri neler?

Günlük bazı gelişmelere bakarak kabaca birkaç gerekçe sıralanabilir ancak meselenin daha derin boyutları var. Bir defa Rusya, Karadeniz deniz jeopolitiğine büyük önem veriyor. Karadeniz’i kuzeyden tamamıyla kuşatmak ve mümkünse Ukrayna’nın deniz bağlantılarını kesmek istiyor. Daha evvel Kırım’ı ilhak ederek Kırım’daki limanları kontrolü altına alan Rusya, şimdi Odessa’yı gözüne kestirmiş durumda. Öte yandan Karadeniz’e kıyısı olan pek çok ülkede ABD’nin askeri güçleri var ve Rusya bunlardan son derece rahatsız. Rusya, ABD ve NATO’yu bölgede istemiyor, kendi hâkimiyet alanını sürekli genişletmek istiyor. Bu manada Moldova ve Romanya da büyük tehdit altındadır.

Avrupa ile yakınlaşmak

Meseleye ABD tarafından tarafından bakacak olursak her şeyden önce ABD stratejik olarak NATO askeri gücünü Rusya sınırlarına yerleştirme arzusu gütmüştür. Bu vesileyle ABD Avrupa ülkelerine daha fazla silah satacak, Rusya’nın askeri harcamalarını artırarak Rusya’yı ekonomik olarak zayıflatmak arzusundadır. Bir taraftan Rusya ABD ile AB arasındaki ilişkiyi koparmaya çalışırken ABD tarafı ise AB üzerindeki siyasi gücünü artırmak niyetindedir. Jeostratejik açıdan baktığımızda, Ukrayna Karadeniz, Balkanlar ve Avrupa ile Rusya’nın arasını adeta bıçak gibi kesmektedir. Türkiye, Romanya ve Bulgaristan NATO’ya üye ülkelerdir. Odessa Limanı adeta NATO üssü gibi kullanılmaktadır. Bu durumda Rusya Karadeniz’in ancak üçte birini kontrol edebilmektedir. Ayrıca Rusya, Doğru Avrupa halkları ile de yakınlaşmak ve Avrupa sınırlarına kadar yayılmak istemektedir. Yine Rusya açısından bölgede enerji güvenliği, akarsu havzalarının güvenliği, hava güvenliği ise stratejik önem taşımakta, Rusya bu bölgeyi ele geçirdiğinde tüm bu unsurları kontrol altına alacağını düşünmektedir.

Rus şehirlerinin anası

Gelelim diğer önemli sebeplere… Bu sebeplerin başında Rusya’nın Ukrayna’ya yüklediği tarihsel bir anlam var. Ruslar tarih sahnesine Kiev Kinezliği yani Kiev Prensliği ile çıkmışlardır. Kiev Kinezliğini 9. yüzyılda Vladimir kurmuştur. Ruslar Kiev’e “Rus Şehirlerinin Anası” olarak bakmaktadırlar. Yine Ruslar için Ukrayna, anavatana dâhil bir toprak parçasıdır. Ruslar’a göre bu parçayı daha sonra bazı hainler Ukrayna’dan koparmışlardır. Ruslar, Ukrayna’nın coğrafi zenginliği ve birikimi olmadan süper güç olamayacaklarını düşünüyorlar. Çünkü Ukrayna’da zengin kömür, demir ve magnezyum yatakları bulunmaktadır. Don, Dinyeper ve Bug nehirlerinin su zenginliği Ruslar için stratejik öneme haizdir. Yine tarım yapılabilen verimli topraklar bu bölgededir. Çok önemli ticaret ve enerji yollarının Ukrayna üzerinden geçtiğini de ayrıca not etmekte yarar var.

Rusya’nın Ukrayna’ya göz dikmesindeki diğer bir sebep ise Ukrayna’nın Slav kökenli olması ancak Rusların istenen manada Slav birliğini sağlayamamış olmasıdır. Ukrayna’nın Slavlıkla yakın kan bağı vardır ve dilleri de birbirine yakındır. Ancak Ruslar çok etnikli federasyon yapısı içerisinde Slav birliğini dahi sağlayamamış bir devlet görüntüsü veriyor. Putin bu durumu tersine çevirmek istiyor. Açıkçası Putin, Rusya’yı Slavların ve Rusça konuşan halkların vatanı haline getirmek istiyor. Diğer taraftan Rusya çarlık döneminde ya da SSCB döneminde olduğu gibi eski sınırlarına dönmek ve adeta bir modern imparatorluk haline gelmek istiyor. Daha 1997’de ABD ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski Ukrayna’nın Rusya’nın hinterlandında olmaması durumunda Rusya’nın bölgesinde yeniden etkili olma yönündeki her türlü çabasının başarısız olacağını yazmıştı. -Dini gerekçeler ise işin bir başka boyutunu oluşturuyor. Rusya laik bir devlet olmasına rağmen Ortodoksluğu halen çok önemsiyor ve kendisini Ortodoks dünyanın lideri olarak görüyor. Moskova kendisini Ortodoks dünyasının merkezi olarak görüyor olsa da aslında kilise hiyerarşisinde beşinci sırada bulunuyor. Buna rağmen bünyesinde 120 kadar metropolitlik barındıran Rus Ortodoks kilisesi bu kimliğin parçalanmasını istemiyor. 1995’te Ukrayna kendi kilisesini kurdu ve Rus Patriği Ukrayna’da kurulan kilisenin Papası Papa Flart’ı aforoz etti. 2018 yılında Fener Ortodoks Kilisesi Ukrayna Kilisesine otosefali (kendi kendini yönetme yetkisi) verdi. Böylece Rusya dini açıdan Ukrayna’daki hâkimiyetini de kaybetti. Ruslara göre Ukrayna Kilisesi, Rus ve Ortodoks birliğini tehdit etmektedir. -ABD Rusya ilişkileri bakımından meseleye yaklaştığımızda aslında Rusya’nın Ukrayna cephesine yoğunlaşmasının ABD açısından bazı stratejik avantajları da yok değil. Mesela ABD Rusya’yı bu bölgeye angaje ederek İran, Güney Kıbrıs, Mısır, Suriye gibi bölgelerde Rusya’nın nüfuzunu kısıtlamak isteyebilir. Ayrıca ABD Rusya’yı Akdeniz’de zayıflatarak Rusların sıcak denizlere hâkim olmasını arzu etmeyecektir. Bütün bu tabloya baktığımızda sonuç olarak şunlar söylenebilir: Rusya için Ukrayna hayati önem taşımaktadır ve Ruslar Ukrayna’dan kolay kolay vazgeçmeyeceklerdir. Ukrayna’nın su, maden ve tarımsal zenginliğine Rusya’nın ihtiyacı vardır. Ruslar Ukrayna’yı almakla Karadeniz üzerinde büyük bir hakimiyet kuracaklardır. Ayrıca NATO ve AB ile neredeyse direkt sınır komşusu olarak NATO’nun daha fazla yayılmasının önüne geçmek istemektedirler. ABD’nin halen Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerde üsleri bulunmaktadır. Ruslar bu durumdan son derece rahatsızdırlar. Zira Slav ve Ortodoks ittifakını güçlendirmek ve tarihsel sınırlarına dönmek için Ukrayna’yı gözlerine kestirmişlerdir. Savaşın seyri nereye evrilir şimdiden kestirmek zordur. Ancak Rusya Ukrayna’da bir bataklığa saplanabileceği gibi yayılmacı tutumunu sürdürerek Doğu Avrupa’nın doğal komşusu haline de gelebilir. Odessa Bölgesi bu anlamda kritik bir öneme sahiptir.

(Dr. Akif Çarkçı – Star Açık Görüş, 4.03.2022)

Bizden haberdar olmak ister misiniz?

Ulusal Stratejiler ve Politikalar Üretme Merkezi (USPUM)’un haber bültenine abone olabilir ve bizden haberdar olabilirsiniz.