ZULÜM HARAMDIR!

Başkasının mülkünde izinsiz tasarrufta bulunmayı zulüm olarak adlandırırsak, bu anlam bizlere çok derin teklifler yükler. Buna göre mülkün mutlak sahibi Allah’tır.[1] İnsan dâhil her şey Allah Teâlâ’nın mülküdür. İnsanın zulme sapmamak için iradesini ilahi iradeye uygun hâle getirmesi şarttır. Aksi durumda mülkün sahibinin yolundan sapmış olur.
Kitapların da peygamberlerin de gönderiliş amacı zulmü ortadan kaldırmaktır. Allah’ın mülkünde O’nun iradesine göre yaşamayı insanlığa öğretmektir. Kelâmî bir tanıma göre; Allah’ın yarattığı âlemde Allah’ın iradesine muhalefet etmek zulüm ise, o zaman zulme sapmamanın yollarını bulmak ve hayata buna göre anlam vermek esastır. Bu yol risalet yoludur. Bu yol Hz. Muhammed(s.a.v.)’e hayatın üç boyutunda da ittibadır.
İnsanlar salt akılla bu yolu bulamaz ama akılsız kimseler de bu yola giremezler. Etimolojisinde de görüldüğü üzere zulüm karanlığın simgesidir. Kur’an’da temeli vahye dayanmayan tüm yollar; dünya görüşleri zulüm kavramıyla açıklanırlar. Karanlıklar/zulümat ancak peygamber rehberliğinde aşılır. Vahiy olmadan zulmün engellenmesi mümkün değildir.
Zulmün en baş temsilcileri şeytanlar, tağutlar ve şeytanlaşmış kişilerdir. “Sizi zulme karşı uyarırım…” buyuran[2] Peygamber Efendimiz, şirk başta olmak üzere zulmün bütün türlerini kast ederek bu uyarıyı yapmıştır. Zaten Kur’an’da zulmü ortadan kaldırmak için nazil olmuştur. Bu amacın tahakkuku için Resulullah; sahabesinden “Mazlumlara yardım etme” hususunda biat almıştır.[3] Bu rivayetleri anlam olarak toparlarsak, şirkten, şirke giden yollardan, şirk düşüncesinin kolektif biçimde örgütlenip kurumsallaşmasından, günahlardan ve günah bataklığına ümmetin yuvarlanmasından, zulmün tüzel kişiliğe bürünerek İslâm’a savaş açmasından Müslümanları korumak gerekir. Elbette bunun içerisinde hayvanlar ve eşya dâhil hiç kimsenin hukukunu ihlal etmemek de vardır.
İslâm anlayışında hukuk ihlalinin adı zulümdür. Bu çerçevede zulümden sakınmak için Hz. Ebubekir’in Şam’a gönderdiği ordu komutanlarına verdiği emri hatırlatmak istiyoruz: “Sizlere Allah’a karşı takvalı olmanızı ve sadece O’nun yolunda gaza etmenizi emrediyorum. Allah’ı inkârda direnenlerle savaşınız. Allah Teâlâ mutlaka dinine yardım edecektir. Haddi aşmayın, insanların hukukunu çiğnemeyin, yeryüzünde fesat çıkarmayın, hurma ağaçlarını yakmayın, hayvanları telef etmeyin, meyve ağaçlarına zarar vermeyin, kiliseleri de yıkmayın.”[4] Zulmü yasaklama konusunda dünyada ne böyle bir bildirge ne de bildirgenin ameli hâle getirilmesi Müslümanlardan başka milletlerde yoktur.
Dünyadaki bütün savaşlar incelenebilir. İçinde yaşadığımız çağın harpleri tetkik edilebilir. Batı ve onun temsil ettiği zihniyet ve Amerikan emperyalizmi kadar kadar elleri kirli ve kanlı bir katil yoktur. Bu anlamda bilinmeli ki batı kendinden olmayanların kanı ve canı üzerine kurulmuş bir medeniyettir. Batı ve Amerika vekâlet savaşlarını icat ederek bütün savaşları müslümanların ülkelerine yıkmıştır. Bu coğrafyada insanlar birbirinin kanını batının tehditleri ve entrikaları nedeniyle dökmektedirler. Daha önce ifade ettiğimiz üzere dünya insanlığı Müslümanlardan öğrenecektir. İslâm’ın dışında hiçbir din ve medeniyetin insanlığa vereceği güzellik ve hayır yoktur!
___________________________
[1] Bak: Bakara 2/26
[2] Darimi, Sünen, Beyrut, 1997, Siyer, Had. No. 2516, c. II, s. 313.
[3] İbni Kesir, Cami’u-l Mesanid, c. II, s. 84.
[4] Tahavi, Ebu Cafer, Müşkil’ü-l Âsar, c. II, s.24.